Çiftçiler artan maliyetler karşısında çaresiz durumda.

Mazot, ilaç, gübre, yem fiyatları fırladı. Maliyet artışları çiftçilerin belini büküyor.

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar, 2021 yılında %18,3 olan tarımın istihdamdaki payının 2022’de %16.9’a gerilediğini hatırlatarak çiftçinin yaşadığı sıkıntılara çözüm çağrısında bulundu.

Gübre fiyatlarındaki artışların %400’ü, mazot fiyatlarındaki artışların %250’leri geçtiğini vurgulayan TZOB Başkanı elektrik ve zirai ilaç ve yem fiyatlarında da rekor artışlar görüldüğünü hatırlattı.

Sürdürülemez karkas fiyatları ve artan yem fiyatları nedeniyle üreticilerin damızlıkları kestirmeye, genç dişi hayvanları kesime göndermeye başladığını söyleyen Bayraktar, hükümetin çiftçilere destek vermesi gerektiğini söyledi. Destek bütçesindeki artışların girdi fiyatları ve enflasyon karşısında eridiğini söyleyen Şemsi Bayraktar, yeterli destek verilmesi halinde 2023 yılında üretimde sıkıntı yaşanmayacağını söyledi.

Ekonomiye dair son dakika haberleri ve daha fazlasını anlık takip için tıkla , indir.

TZOB Başkanı ayrıca şu ifadeleri kullandı:

Girdi fiyatları makul seviyelere çekilmeli veya girdi destekleri üreticinin alım gücü göz önüne alınarak artırılmalıdır.

Destek bütçesi, Tarım Kanunu’nda belirtildiği gibi Gayrisafi Yurtiçi Hasılanın en az yüzde 1’i oranında olmalıdır.Destekler ekimden önce açıklanmalı ve zamanında verilmelidir.Desteklerde adalet sağlanmalı, küçük aile işletmelerine öncelik verilmelidir.

Tarımdan kaçışı önlemek için genç çiftçilere yönelik ek teşvik ve destekler getirilmelidir.

Üzerinde tarımsal üretim yapılan fakat çeşitli nedenlerle Çiftçi Kayıt Sistemine dahil edilemeyen araziler de tarımsal destekleme sistemine dahil edilmelidir.

Organik tarım ve iyi tarım uygulamalarında destekler artırılmalıdır.

Organik, organomineral gübreler ve toprak düzenleyicilerin kullanımını yaygınlaştırmak için desteklemeye devam edilmelidir.

Zeytinyağı ve pamuk prim desteğine getirilen dekara verim sınırlaması kaldırılmalıdır.

Biyolojik ve biyoteknik mücadele desteği artırılmalıdır. Üretim fazlalığında veya krizlerde olduğu gibi talep azalışının yaşandığı durumlarda üreticimizin fiyatı düşüyor ve alıcı bulunamıyor. Bu durumda devletin kurumlarıyla piyasaya müdahalesi şarttır.

Tohumda AR-GE çalışmalarına hız verilmeli, dışa bağımlılık azaltılmalıdır.

Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifleri çiftçimizin düşük faizli kredi ihtiyacının tamamını karşılamalıdır. Bu amaçla tarımsal kredi kullanımı için verilen destek miktarı artırılmalıdır.

Kredi maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla bankalar ve tarım kredi kooperatifleri masraf, komisyon, ipotek, hayat sigortası, tarım sigortası gibi çiftçinin masrafını artıran taleplerde bulunmamalıdır.

Her ne kadar tarım sigortasında sigorta prim oranları bazı risklerde düşürülse de artan ürün fiyatları poliçe fiyatlarını artırıyor. Bu amaçla sigorta prim oranlarında indirim devam etmelidir.

Çiftçi Kayıt Sistemi’ne dahil olmayan çiftçiler de tarım sigortası yaptırabilmelidir.

Köy bazlı olarak uygulanan kuraklık verim sigortasında tüm ürünlerde parsel bazına geçilmeli, tüm ürünler ve riskler kapsama alınmalıdır.

2022 yılında pilot olarak uygulanmaya başlanan Gelir Koruma Sigortası çiftçileri afetlere karşı daha fazla koruyacak şekilde yaygınlaştırılmalıdır.

Tarım sigortası kapsamında halen yer almayan risklerin veya çeşitli nedenlerle sigorta yaptıramayan çiftçilerin afet zararını karşılayacak şekilde destekleme her yıl yapılmalıdır.

Yıllardır çay alımı ve pazarlaması konusunda yeterince etkin bir politikanın uygulanamaması çayda sorunları artırmıştır. Bu sorunların çözümü için hazırlanan Çay Kanunu taslağı bir an önce yasalaşmalıdır.

İklim değişikliğinin etkisini azaltmak ve su gibi önemli bir metada sürdürülebilirliği sağlamak amacıyla yeraltı barajlarının yapımına hız verilmeli ve sayıları artırılmalıdır.

Çiftçilerimizin ekonomik açıdan örgütlenmeleri desteklenmelidir. Bu örgütler idari ve mali yönden güçlendirilmeli, fonksiyonel ve profesyonel olmaları sağlanmalıdır.

Sözleşmeli üretim, lisanslı depoculuk ve ürün ihtisas borsaları yaygınlaştırılmalıdır. Depo kurulumu tüm bölgelerde destekleme kapsamına alınmalıdır. Lisanslı depoculukta küçük çiftçilere pozitif ayrıcalıklar tanınmalıdır.

Hayvansal üretim kayıt altına alınmalı, veriler sürekli güncellenmelidir.

Yem sanayisini dışa bağımlılıktan kurtaracak tedbirler alınmalı, üretimin büyük bir kısmının iç üretimle karşılanması sağlanmalıdır. Hayvancılıkta kesif yeme olan bağımlılığı azaltıcı, kaba yem üretiminin artırılmasına yönelik tedbirler alınmalıdır. Hayvancılığın yoğun yapıldığı yerlerde devlet destekli yem fabrikaları kurulmalıdır.

Hayvancılıkta öncelikle sürdürülebilir bir süt fiyatı tesis edilmelidir. Damızlık hayvanlar için çok önemli olan süt/yem paritesinin 1,5 seviyelerde olmasına yönelik tedbirler alınmalıdır. Et/yem paritesine yönelik bilimsel çalışma yapılmalı, piyasa fiyatları bu eksende belirlenmelidir.

Küçük aile işletmelerinin sürdürülebilirliğini sağlayacak ‘gelir telafi edici ödeme’ hayata geçirilmelidir. Özellikle aile işletmelerinin buzağılarını elden çıkarmalarını önlemek için buzağı destekleri artırılmalıdır.

Et ve Süt Kurumu özerk yapıya kavuşturulmalı, piyasayı etkin regüle etmesi sağlanmalıdır.

Yem piyasasında istikrar sağlamak için TMO, Tarım ve Kredi Kooperatifleri ve üretici örgütleri kanalıyla üreticilere sözleşmeli üretim kapsamında uygun fiyattan yem satışı yapılmalıdır.

Birçok işletme yabancı işçi çalıştırıyor, yabancı işçiye bağımlılık her geçen gün artıyor. Bizim insanımız buralarda çalışmak istemiyor. Gençleri üretime teşvik edecek politikalar hayata geçirilmelidir.

Besicilikte verimi ön plana alan, alım garantili sürdürülebilir sözleşmeli üretim yaygınlaştırılmalı, üretim bu kapsamda planlanmalıdır.

Ülke içi bitkisel ve hayvansal üretim teşviklerine devam ederek besicilikte dana da dahil her türlü ithalatın kısa zamanda ülke gündeminden çıkarılması sağlanmalıdır.

Buzağı kayıplarını azaltacak ve kaba yem piyasasına yönelik ‘ulusal eylem planı’ hayata geçirilmelidir.

Çocuklar ve gençler başta olmak üzere gelir düzeyi düşük vatandaşların et, süt ve yumurta gibi hayvansal ürünlere ulaşabilmesi için sosyal yardımların kapsamı genişletilmelidir. Meralar korunmalı ve ıslah edilmelidir. Küçükbaş hayvanlardan elde edilen başta peynir olmak üzere ürünlere katma değer kazandırılmalı, markalaştırılmalıdır. Hayvan hastalıkları ile etkili mücadele edilmelidir.

Yumurta sektörünün en büyük sorunu plansız üretim ve arz fazlasına bağlı üretici fiyatında yaşanan düşüşlerdir. Sektörde özellikle üretimin yoğun olduğu Nisan-Mayıs-Haziran aylarında arz fazlası gerçekleşiyor. Bu dönemde ürün fazlalıklarının piyasadan çekilmesine ihtiyaç vardır. Yine aynı şekilde sektör, üretiminin yaklaşık yüzde 20’sini ihracat odaklı üretiyor. Dış pazarlarda gerçekleşen herhangi sorunda da bu fazlalığın çekilmesine ihtiyaç vardır. Arz fazlası üretim için Et ve Süt Kurumu ya da üretici örgütlerinin devreye girmesi, ihtiyaç duyulan tesisi kurarak, gerektiğinde piyasadan yumurta çekmesi çok önemlidir. Likit yumurta ve yumurta tozu üretim tesisine ihtiyaç vardır.

Üreticinin tavuk başına alacağı ücret sürdürülebilir seviyeye getirilmelidir. Sözleşmede belirlenen üretici fiyatı şeffaf bir şekilde, üreticiye sürdürülebilir bir gelir sağlayacak, performansa dayalı belli bir metodolojiye bağlı olarak belirlenmeli, bu konuda paydaşlarca oluşturulacak komisyonca bir çalışma yapılmalıdır.

Son günlerde yaşanan kalifiye eleman sıkıntısına çözüm bulunmalıdır. Sektör masaya yatırılmalı, üretim, pazarlama, dış ticaret olmak üzere kısa, orta ve uzun vadeli atılacak adımlar belirlenmeli, bu adımlar titizlikle takip edilmelidir.

Damızlık konusunda büyük oranda dışa bağımlılık hala devam ediyor. Bu durum, herhangi bir ticari ambargo uygulanması veya hastalık nedeniyle karantina uygulanan ülkelerden ithalatın yapılamaması gibi durumlarda, tavukçuluk sektörünün kısa sürede darboğaza girme riskini de beraberinde getiriyor. Bu riski bertaraf etmek için damızlık ihtiyacının yurt içinden karşılanmasına yönelik Ar-Ge yatırımlarının yapılması gerekiyor.

Dünyada çok büyük miktarlarda kanatlı eti ve kanatlı ürünleri, yumurta ve yumurta ürünleri, süt ürünleri talebi vardır. Bu talep değerlendirilmeli, başta Ortadoğu olmak üzere yakın pazarlara yoğunlaşmalı, mevcut pazarlarda rekabet edici ve pazar payını artırıcı tedbirler alınmalıdır. Verilen ihracat destekleri artırılmalıdır.

Tarımsal yayım ve danışmanlık hizmetinin kesintisiz sürdürülebilmesi gerekiyor. Dolayısıyla, tarım danışmanlarımızın ve onlardan önemli bir hizmet alan çiftçilerimizin mağduriyetlerinin önlenmesi için tarımsal yayım ve danışmanlık desteği artırılmalıdır. Bununla ilgili mevzuat ivedilikle çıkarılmalıdır.

Sosyal Güvenlik Sisteminde Kadın ve genç çiftçilere pozitif ayrımcılık yapılmalı, zor şartlarda üretim yapan çiftçilere her yıl için 90 gün fiili hizmet zammı verilmelidir. Genç çiftçilerin tarım BAĞ-KUR primleri devlet tarafından karşılanmalıdır. Tarımda çalışan kadınlar, sigortalı olmadan önce gerçekleşen doğum nedeniyle, hizmet borçlanması yapabilmelidir. Muafiyette geçen süreler çiftçilerimizin çalışma gün sayılarına eklenmelidir. Diğer sigortalılar 7 bin 200 prim gün sayısı ile emekli olurken, Tarım Bağ-Kurlular ve esnaf Bağ-Kurlular 9 bin gün prim ödüyor. Çiftçilerimizi rahatlatmak için, yıpranma payı verilmeli, diğer meslek gruplarına göre çiftçimizin tarımı terk etmemesi için bu avantaj sağlanmalıdır.

Tarım ve kırsal kalkınmada görev alabilecek ziraat mühendislerimizin pek çoğu iş bulamıyor veya alanlarının dışında istihdam ediliyor. Ziraat mühendislerimizin eğitimleri boyunca kazandıkları bilgi ve becerilerini uygulayabilecekleri ortamlarda çalışmaları hem mesleki onurlarının güçlenmesini sağlayacak hem de ülkemizin tarım sektörünün ilerlemesine katkı sağlayacaktır. Bakanlığımızın daha fazla sayıda tarım danışmanı istihdamı için daha kapsamlı düzenlemeler yapmasını ve bu bağlamda ziraat mühendislerinin daha fazla desteklenmesini bekliyoruz.